@guncemenot
haşlanmış buğdayı bırak bir kenara, seni mi ilgilendiriyor içindeki tuz? aa olmazsa olmaz; aslında, olursa da olur yinede sana ne! a, a, aaaaaaaa amaan! aşçı alışmış işte... alışmalı mı, alışmamalı mı? dünyayı mı değiştirecek sanki pişirdiği yemek? ha?

bırakmaz ki, kendi yaptıklarını yesinler ve kendilerine dua etsinler. o bilir kıvamını, eski kulağı kesiklerdendir, aşın tadını tuzunu, azını çoğunu... belki varını yoğunu.

hay çenesi çekilesice! tut dilini atlama sazan yahut seke seke yürüyen keklik misali, hatta bu halinle kefal ve lüfer bile olabilirsin ya da yan yürüyen yengeç. gelişi sezilmemiş bir gümbürtü indirebilir, yere serebilir ihtimal odur ki yerle yeksân edebilir. "ay canım benim gümbürtüye gitti ..." neyse laf uzar alışıldığı üzere.

karıştırma yemeği, illa keşkek olacak değil ya; bakarsın ayran çorbası olur, bakarsın yayla çorbası, bakarsın buğday aşı, öyle saf saf haşlanmış olarak da kalabilir. kendi tercihi...

aşçı çık mutfaktan, buğdayı da rahat bırak! kalsın ocağın üstünde. sana diyorum aşçı huuuu! duymuyor musun beni? çık mutfaktan!

rahat bırak buğdayı! haşlanırken dinledin ya fokurtusunu, yeterde artar bile sana. tadı da tuzu da seni ilgilendirmez; buğdayın ne olacağı sorunsalı senin derdin mi? yiyen düşünsün ya da kendi tercihi.

sana diyorum huuu!

rahat bırak buğdayı...
Etiketler: | edit post